Teoride, açık ofislerin makul olmasının tüm nedenleri makul. Engelsiz kat planı hiyerarşileri yıkar, işbirliğini teşvik eder ve ağ kurmayı destekler. Teoride, bu harika, ama gerçek şu ki, açık ofis çalışanları tedirgin ve gergin yapıyor.
İngiltere'deki Anglia Ruskin Üniversitesi ve Bedfordshire Üniversitesi'ndeki araştırmacılar, çalışanların duvarları olan bir ofisten duvarsız bir ofise geçerken davranışlarını nasıl değiştirdiklerini inceleyen bir çalışma yayınladılar. Üç yıl boyunca, ajansları tek bir binada birleştirilen bir dizi devlet işçisini takip ettiler. Binanın "geniş cam kullanımı ve geniş, açık plan ofisleri ve ortak alanların kullanımı" genellikle gerilimleri güçlendirmek yerine güçlendiriyordu.
Özellikle kadınlar her zaman izleniyormuş gibi hissettiğini bildirdi. Bazı çalışanlar, kötü haberi almakla nasıl başa çıkılacağı gibi duyguların gösterilmesinden endişe ediyor. Araştırmacılar ayrıca, çalışanların, özellikle kadınların, giyinme ve hatta yürüme şeklindeki değişiklikleri de fark ettiler. Alt düzey çalışanlar açık ofisin bir bölümünde kalma eğilimindeyken, üst düzey çalışanlar daha fazla yerde görülmeye meyilliydi.
Amerikan işyerlerinin yüzde 70'i açık ofis düzenine sahipken, 5 Amerikalı işçiden yaklaşık 1 tanesi onlardan kurtulmak ister. Ayrıca, birçok açık ofis, çalışma alanı özelleştirme ve dekorasyon için fırsatları azaltır; Araştırmalar, çevreleri üzerinde kontrol sahibi olduklarını düşünen çalışanların yüzde 30 daha verimli olduğunu ortaya çıkardı. Hastalığa neden olan mikroplara daha fazla maruz kalma oranı ekleyin ve bu durumları tespit etmek her zaman kolay değildir. İngiliz araştırmacılar parlak bir nokta buldular, ancak bazıları için açık bir ofise taşınmak “daha akıllıca giyinmek ve yeni bir kimliği yerine getirmek için bir şans” olarak görüldü.